28 Ağustos 2021 Cumartesi

29.08.2021

02.16

Bazı hisler vardır ki, tarif edilemez. Göğsüne yer edinir, dilinde bırakır acı tadını. Yüzündeki yanma ifadesini bile kimse göremez. Nasıl anlatacaksın bu acıyı? Anlatamazsın. Anlatamıyorum. Belki ben de anlamıyorumdur.. Sahi, anlıyor muyum? Kemiklerimin ezilmiş ağrısı nereden geliyor?  Anlamıyorum, anlayamıyorum.

Bazı hisler sadece yazılmak için varlar. Yaşamayı hak etmeyen duygular. Hisleri yazıyorum, varlığımın boşluklarına sızmış hisleri yazıyorum. Kemiklerimin ağrısı buradan. Yüreğimin kemikleri kırılmış gibi. İmkansız, tarif edilebilir bir imkansız.

Öylece duruyorum oturduğum yerde, kulağımda kısık bir müzik. Öylece düşünüyorum. Düşünüyorum, düşünüyorum, düşünüyorum. Sonsuz bir döngü içerisindeyim. Başına dönemiyorum, sonunu bulamıyorum. Kimse yok, bir başımayım. Bazen sesler duyuyorum, ellerime uzanan eller hissediyorum, kollarımı açıp 'sarıl bana' diye ağlıyorum. Kimse yok. Kimse konuşmuyor, kimse tutmuyor ellerimi, kimse sarılmıyor bana. Ne güzel. Ben zaten konuşanları sevmem, kimsenin ellerini tutmam, sarılmaktan nefret ederim. Ne güzel! Çok şanslıyım. Herkes çok dikkat ediyor bana, önemsiyor hislerimi. Çok şanslıyım.


Çok mu şanslıyım?
Bilmiyorum. 


Bir gece zihnimde sonum dolanırken, kimse dolanmıyor. Boğuluyorum. Hangi ellerde boğuluyorum? Hangi yoklukta boğuluyorum?
Ben boğulmaktan korkuyorum. Nefes aldığım için boğulmaktan korkuyorum. Deliriyorum.



  Evi yak, tetiği çek, savaşı bırak. Bu dünyayı kapıyı çarparak terk et. Her şeyi geride bırak. Sayfaları yırtıp at.  Kırgın kalbinden parça...