19 Eylül 2021 Pazar

20.09.2021

03.07

Aynadaki yansımamı izliyorum. Mutsuz ve huzursuz. Zihnimi gözlerimden okuyorum. Kanım donuyor! Kendi fikirlerim kanımı donduruyor. Bunları kim düşünüyor? Bu ben kim? Ben kimim?

Kendimi bulduğumu düşündüğüm bu yaşta kendimle tanışıyorum. Tanışıyor muyum? Yoksa değişiyor muyum? Anlayamıyorum. Ne kendimi ne de olanları anlayamıyorum.

Anlatamıyorum da. 
Anlatamıyorum. 

Aynadaki yansımayı izliyorum. Bu kızı tanımıyorum. 

15 Eylül 2021 Çarşamba

15.09.2021

21.55

Defterler almayı çok severim. Alırım, bi kaç cümle karalar kaldırırım. Hiç defter bitiremedim. Bitiremediğim gibi temiz de saklayamadım. Her deftere bi şeyler karaladım. Biraz kendimden, biraz hayallerimden. Hepsini de yarım bıraktım, eksik bıraktım.

Benim olayım da buydu sanırım. Bir şeyleri yarım bırakmak, her hikayeden bir cümle taşımak. Herkese bir iz bırakmak. Ya da herkesten bir iz almak.. Uzun zamanlar kendimi kalem olarak gördüm. Hala da bu düşünceye inanırım. Ama gerçek değil. Ben bir defterim. 

Benliğim yarım kalmış hikayeler, karalama cümleler, çiziklerle dolu. Herkesten bir iz var. Bazı izleri çok seviyorum. 

Düşündüm bu izleri de, göstermeye kıyamadım. Sadece güzel izlerim de var. Söylemek istedim. 


Sevmediğim izler, onlara hiç bakmıyorum. Ben bakmıyorum, bana bakanlar görüyor. Bazen de aynadan çarpıyor gözüme, kendimle göz göze geldiğim bazı anlarda.

Her zaman yarım şeyler yer aldı hayatımda. Kendi hikayemin de hep yarım kalacağına inandım, düşündüm. En güzel bölümde, en mutlu akşam yemeğinde. İstediğim o güzel evde, sevdiklerimle. Sonrasını hiç göremedim, bilemedim. 30larımı bile görmezdim. 30lar.

Geçen günlerde düşündüm, irkildim. 30larda kader! Bu mümkün müydü? Neden değildi? Nasıl düşünenezdim o günlerimi.. Bu kadar çocuk aşkıyla yanarken, neden büyümüş halleri yoktu zihnimde? Neden eksik kalan çocuklar vardı zihnimde? 

Neden! 

Mutluluğum neden yarımdı, ben neden eksiktim. Kendi hikayemi ben mi yarıda bıraktım? Tanrının pes etmişliği değil miydi?

Cevap veremedim. Tüm defterleri topladım, her cümleyi okudum. Bir bütüne toparlamaya uğraştım, onu da yapamadım.

Kalemler almayı çok severim ben. Alır biraz kullanır bırakırım. Kapaklarını da açık unuturum. Öylece kuruyup giderler. Uzun zamandır kendimi kalem olarak gördüm. Hala da bu düşünceye inanırım. Ama bu gerçek mi? Emin değilim. 

11 Eylül 2021 Cumartesi

11.09.2021

20.17

Herkesin hayatı boyunca yüreğinde taşıdığı insanlar vardır. Sevdiği ya da kızdığı birilerini taşır insanlar. Ben de taşıyorum. Koca bir kalabalık var yüreğimde. Her duygu ile girebilirsiniz yüreğime. Yol geçen hanını andırır biraz. İçeriyi görseniz beni tutup sarsmak için çıldırırsınız. Bundan eminim. Çok kez yaşadım benzer şeyleri. "Saçmalama." diye bağırdılar yüzüme mesela. Kalbimde bu kadar kalabalık nasıl olabilirdi ki! Başta anlayamadım, engel olamadım. Şimdi anlıyorum. Ben yüreğimde kalabalıklar taşıyorum. 

Bir gün zihnimin kapısında koca bir izdiham oldu. Herkes kavgaya tutuştu. Başıma ağrılar girdi. Deliriyorum sandım. Kapattım gözlerimi, sessizliği bekledim. Gürültü dindi zamanla, bir kapı tıkırtısı kaldı sadece. "Beni içeri al." diye fısıldadı usulca. Gözlerimi açtım. Kapının arkasına gözlerimi gezdirdim. Kırık kalpleri ile umutla bakan gözler vardı, benim için varlardı! Odaya baktım, karanlıktı. Kimse yoktu. Bir zincir vardı, yalnızlığı esir tutuyordu. Başka kimse yoktu yanımda. Kapıyı yeniden tıklattı. "Hadi, beni içeri al." dedi. Ağlayarak araladım kapıları. Zihnime aldım onları.

Yüreğimin kalabalığı dağıldı, zihnimin kavgası dindi.
Yalnızlığın zincirleri koptu, beni terk etti. 

Yüreğimde taşımayı bıraktım insanları. Zihnimin kapısında beni bekleyenleri taşımaya başladım. Yüreğimde, zihnimde ve yanımda. 

  Evi yak, tetiği çek, savaşı bırak. Bu dünyayı kapıyı çarparak terk et. Her şeyi geride bırak. Sayfaları yırtıp at.  Kırgın kalbinden parça...